Küresel enerji devlerinden BP, birkaç yıl önce verdiği yeşil dönüşüm sözlerinden hızla uzaklaşıyor. Şirket, 2030 yılına kadar fosil yakıt üretimini %40 azaltma hedefi açıklamış, güneş, rüzgar ve elektrikli araç altyapısı gibi alanlara milyarlarca dolarlık yatırım yapmıştı. Ancak bugün BP, rüzgâr ve güneş yatırımlarından çıkıyor; petrol ve doğalgaz üretimine geri dönüyor.
BP, yenilenebilir enerji alanında vites düşürüyor
BP’nin bu strateji değişikliği, yalnızca şirket içi bir karar değil, aynı zamanda uluslararası enerji piyasasındaki yeni eğilimlerin de göstergesi. Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2024 verilerine göre, dünya genelinde temiz enerji harcamaları 2 trilyon doları geçti. Ancak bu yatırımlar küresel ölçekte eşit dağılmıyor.

Çin, Hindistan ve Avrupa Birliği’nde temiz enerji büyürken, ABD ve Birleşik Krallık’ta bu alanda bir yavaşlama yaşanıyor. Özellikle Amerika’da teşviklerin azalması ve maliyetlerin artması, birçok özel şirketin projelerini askıya almasına yol açtı.
Bu gelişmeler, BP gibi enerji devlerinin rotasını yeniden fosil yakıta çevirmesine zemin hazırladı. Şirketin CEO’su Murray Auchincloss, Şubat ayında yaptığı açıklamada “Çok fazla şeyi aynı anda kovalamaya çalıştık. Temiz enerji stratejisi fazla hızlı ve fazla ileri gitti” ifadelerini kullandı. Bu sözler, o dönemden itibaren izlenen yeni yönün sinyalini verdi. BP, önümüzdeki iki yıl içinde 20 milyar dolarlık varlık satışı yapmayı planlıyor. Satışa konu olan varlıkların büyük bölümü temiz enerji projelerine ait.
Şirket, ABD’deki tüm kara rüzgar portföyünü elden çıkardı. Güneş enerjisi şirketi Lightsource’daki %50’lik hissesi satıldı. Japonya merkezli enerji devi JERA ile yapılan yeni ortaklık kapsamında açık deniz rüzgâr projelerinin kontrolü bu yapıya devredildi.
BP’nin 2030’a kadar toplam gelirlerinin yarısından fazlasını yenilenebilir kaynaklardan elde etme hedefi, bugün itibarıyla terk edilmiş durumda. Şirketin yeniden petrol ve doğalgaz ağırlıklı bir modele dönmesi, yalnızca ekonomik gerekçelere dayanmıyor.
ABD’de Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesiyle birlikte değişen politik atmosfer de bu kararda etkili oldu. Trump yönetimi, temiz enerjiye verilen devlet teşviklerini büyük ölçüde geri çekti. Bu da projelerin finansal fizibilitesini zorlaştırdı.